12 Eylül 2009 Cumartesi

Derbi Maçları Ağır Gelir Beşiktaş'a! GS 3 - BJK 0


Fenerbahçe ile oynanan Süper kupa mücadelesinden sonra; ''-Beşiktaş'ın hücum oynayarak maçı kazanamayacağını söylemiştik. Bu oyun tarzı ile belki başa baş mücadele etti. Ancak takım kadrosu bence maçı kazanacak kalitede değil ve eğer derbi maçlarına bu şekilde çıkarsa maç kazanmasıda zor.'' demiştik.

Gençlerbirliği maçının ardından da ''-Beşiktaş'ın maçlarının çoğu, Gençlerbirliği ayarında ve üst düzey takımlara karşı beraberlik veya mağlubiyet ile sonuçlanır. Bu sonuçlara şimdiden alıştırmalı Beşiktaş taraftarı kendini. Daha şampiyonlar ligi maçlarıda üstelik başlamadı. 5. haftada Galatasaray ile oynayacakları derbi maçı Beşiktaş'ta bir dönüm noktası gibi görünüyor. Beşiktaş bu maçta eğer ağır bir yenilgi alırsa, belki o zaman Beşiktaş yönetimi ve Denizli geçen seneki şampiyonluğun ve kazanılan Türkiye kupasının gerçek değerlendirmesini yapar. Aslında gerçekte kötülerin iyisi olarak kazandıkları şampiyonluğun ve kupanın gölgesinden sıyrılarak güçlü bir takım kurma çabası içine girerler. Bunu anladıklarında ise bu sene için tren çoktan kaçmış olacak.'' diyerek Beşiktaş'taki kötü gidaşa dikkat çektik.

Beşiktaş, bu maçtan sonra Tabata'yı da aldığı Gaziantepspor ile sahasında berabere kalarak söylediklerimizde ne kadar haklı olduğumuzu gösterdi bir kere daha bizlere. Bu güne geldiğimizde ise rakibi bu takımlardan daha güçlü bir takımdı. Sonuç kaçınılmazdı ve nitekim 3gol yiyerek büyük darbe aldı. Mustafa Denizli'nin çıkardığı onbirden, Holosko'yu oynatmama ve saha içi taktik hatalarından, kaleci Rüştü'nün yediği gollerdeki hatalarından ve savunmanın pozisyon hatalarından ya da forvet hattındaki becerisizliklerden bahsederek maçı değerlendirmek sadece günü kurtarmaktır. Neden böyle diyorum açıklayayım. Bir maçı değerlendirmek o günün şartları dahilinde yapılan hataları göstermek sadece kaliteli kadrosu olan ve şimdiye kadar iyi işler yapmış bir takım için kısa vedede bir anlam taşıyabilir. Ancak ligte 5 maçta sadece 1 galibiyet alabilmiş bir takım için ise sorunun tespitin de yeterli değildir.

Geçen sene Fenerbahçe ve Galatasaray'ın ligten erken kopmasının yanında, kaliteli futbol oynayabilen bir takımın olmadığı ligte, gerçekte kötülerin iyisi olarak kazandıkları şampiyonluk ve Türkiye kupasından sonra, Beşiktaş yönetimi gerçekleri göremedi. Bugün gelinen noktada ise Beşiktaş'ın ne Galatasaray ne de Fenerbahçe ile mücadele edebilecek bir kadro yapısına sahip olmadığı görünüyor. Bursaspor, Manisaspor, Eskişehirspor gibi güçlü ekipler ile oynamayan Beşiktaş, bu sene ilk 5 mücadelesi verir ancak. Fenerbahçe ile yapılan süper kupa maçının ardından, ligte geçen 5 hafta sonunda Beşiktaş'taki asıl sorunun, maça özel yapılan hatalardan ziyade kadro kalitesinin düşük olması olduğu açıkça görünmektedir. Nitekim Tabata ve İbrahim Kaş transferleri ile bu açığı kapatmaya çalışan Beşiktaş yönetimi, treni kaçırdıktan sonra bu transferleri son bir çırpınışla yaptı.

İlginizi çekebilir:

11 Eylül 2009 Cuma

Ne Oluyor Topuz?

Bu ne Babo! Futboldan umudu kestin, kendine başka bir meslek mi ediniyon :)

Mehmet Topuz'un Fenerbahçe Gazetesi'ndeki röportajı burada. Bursaspor maçında sahada görmeyi bekliyoruz Mehmet'i. Bu önemli maçta kendisine Emre'nin yokluğunda çok iş düşüyor. Orta sahamızda atakları başlatacak ve oyuna yön verecek isim olacak Topuz. Bu maçta kilit isimlerden biri, iyi oynayıp oynamaması maçın neticesine doğrudan etki edecek. Maçta gözümüz üzerinde olacak haliyle. Gününde olursa bu zor deplasmandan 3 puan almamız kolay olur. Hadi hayırlısı, vira Mehmet vira...

İlginizi çekebilir:

İnsanı Herşeyden Soğuttular!!!

İnsanı, takiyeleri ile siyasetten, ekrana çıktığındaki hareketleri ile televizyondan soğuttu. Bu da yetmiyormuş gibi şimdide oğlu ile birlikte girdikleri futbol camiasını karıştırarak futbol zevkimizin içine ettiler. Mellekete hizmet verecek başka adam gibi adam bulamayan Ankara'lıya Allah akıl fikir versin. Ülkenin yetişmiş, değerli bunca aydın insanı varken nasıl bir şeçimdir ki bizleri bu insalarla muhatap ediyorlar. Koskaca Ankara, kulüplerine Ahmet Gökçek'ten başka bir başkan bulamadı mı? Nasıl bir ilişkiler ağı içindeler ki bu saltanata dönen bir oluşum halini alıyor. En iyisi ben ağzımı bozmadan burada noktayı koyayım.

Ankaraspor PFDK'ya sevkedilmiş. PFDK’nın Ankaraspor ile ilgili kararını 15 ya da 17 Eylül’de verecekmiş. Bu nedenlede Başkent temsilcisi, en az iki hafta müsabakalara çıkamayacakmış. Ankaraspor davayı kazanırsa ertelenen maçlar uygun tarihlerde oynatılacakmış, kaybederse sezon 17 takımla tamamlanacak ve Başkent ekibinin rakipleri hükmen galip ilan edilecekmişşş. Ankaragücü bu hikayeden neden hala nasibini almıyor anlamış değilizzzz??? Hikâyemiz burada biter, bitmezzzz...

İlginizi çekebilir:

10 Eylül 2009 Perşembe

Sercan Polemiği Tam Gaz

Transfer sezonunun son gününe hatta son dakikalarına kadar Fenerbahçe ile anlaştı, anlaşmadı polemiği devam etti. Artık bu olay kapandı derken, önce Sercan'ın babasının, şimdi de Sercan'ın eski menajerinin açıklamaları basında yer alıyor. Sercan'ın eski menajeri: F.Bahçe’ye gitmek için can attı. ‘Alex ile kral olurum’ demişti diyor açıklamasında. Sercan'ın gönlü şu takımdaydı, yok bu takımda, yok efendim gönlü hangi takımda bilmem ama Fenerbahçe de forma giymek istiyordu, Sercan böyle diyordu, böyle oldu, falan filan... Yeter ARTIK!!!

Ne zaman bu polemik bitecek bakalım. Bu yazılıp çizenlerin kime faydası var? Tamam gazeteler satmak ve tirajını arttımak için yapıyor bu haberi, ya bu haberleri yapmasına çanak tutanlara ne demeli. Sercan'ın babası ve menajeri neden olay bitmişken konuşuyorlar ki. Bunun Sercan'a ve kedilerine ne yararı olacak? Aksine zararı olacağıda aşikâr ortada iken neden konuşuyorlar? Basının bu konuda haber yapmasına çanak tutarak Sercan'a zarar verdiklerinin farkında değiller mi? Anlaşılan bu polemik daha böyle sürüp gidecek bir süre daha. Allah akıl versin diyorum ne diyeyim...

İlginizi çekebilir:

Yayın Rezaleti ve Üzerine Yiten Umutlar...

Rezalet derecesinde kötü bir yayın ile başlayayan gece, mutlak kazanılması gereken maç 1-1 sonuçlanınca yitip giden umutlar, kötü oyun, kötü saha zemini, kötü sonuç, bizden her yönü ile zayıf ve kötü Bosna Hersek, yorumlaması manasız ve futbol adına zevksiz kötü bir maçın sonucunda kötü biten gece. Kötü, kötü, kötü...

Bize bu geceyi yaşatan, milli takımımızdan kat kat daha zayıf ekiplerin yer aldığı gruptan çıkma becerisi gösteremeyen, 2010 Dünya Kupasına sadece seyirci olarak katılmamıza neden olan ve birde bütün bunların üzerine hala umut dağıtan zihniyeti tebrik ediyorum!!!

9 Eylül 2009 Çarşamba

Bosna Hersek - Türkiye

2010 Dünya Kupasına katılma şansımızı sürdürebilmek için mutlak kazanılması gereken bir maça çıkıyoruz. Bu maç öncesi şu kadro ile çıkarsak şöyle olur, böyle yaparsak daha iyi olur, şunları yapmamalıyız ya da Bosna Hersek şöyle böyle demenin bir anlamı yok. Çünkü sözün bittiği bir maça çıkıyoruz. Hiçbir analizin fayda etmeyeceği sadece kazanmaya inanan bir ekibin mücadelesini ve buna engel olmaya çalışacak bir ekibin savaşını izleyeceğiz. Yeryüzünde hiçbir şey bu maç öncesi bu mücadeleyi ölçemez veya değerlendiremez. Maçta futbol tanrısı ne isterse o olacak. Kısacası bu maç bundan sonra oynayacağımız Belçika ve Ermenistan maçlarını ya yola devam maçı yapacak ya da formaliteden oynanacak grup maçları. Mücadeleyi sonuna kadar sürdürerek milli heyecanı Afrikaya taşımak dileği ile ''Haydi Türkiye! 2010'da Güney Afrika'da Seyirci Olma'' diyoruz.

Bosna Hersek - Türkiye Maçı
Bilino Polje Stadında oynanacak ve
FOX TV'den canlı olarak saat:21.00'de yayınlanacak.

Milli Takımımıza Başarılar Diliyoruz

8 Eylül 2009 Salı

Anket: 3. Teknik Direktör Kim Olacak?

Denizlispor Nurullah Sağlam ve Kasımpaşa Yılmaz Vural ile anlaşarak 4. haftası tamamlanan Turkcell Süper Lig'te Teknik Direktör değişikliğine gitmiş Erhan Altın ve Besim Durmuş hocaların görevlerine son verilmişti. Ligimizde görevinden alınarak ya da istifa etmek zorunda kalarak kulübünden ayrılan 3. Teknik adam acaba kim olacak? Bu nedenle bir anket koymaya karar verdik. Gönül ister ki bundan sonra bir teknik adam değişikliği olmasın ve Lig'te, kulüpler lig başı anlaştıkları ve güvendikleri hocalarına lig sonuna kadar takımda kalma şansı versin. Ancak ligimiz her alınan kötü sonuç sonrası Teknik Direktör kıyımı olan bir lig olduğu için bu sonuç kaçınılmaz olarak gözükmetedir.

7 Eylül 2009 Pazartesi

Ankaragücü ve Ankaraspor Mercek Altında

MKE Ankaragücü ve Ankaraspor A.Ş.'ye ihtarname çekildi burada.

Çekilen ihtarnamenin son kısmındaki pragrafında belirtilen, TFF Yönetim Kurulu, gereği yapılmadığı takdirde ilgili kulüplerin Futbol Disiplin Talimatı kuralları gereğince Disiplin Kurulu'na sevk edileceklerini ve adil oyun düzeninin sağlanabilmesi için Ankaraspor A.Ş.'nin, tedbiren müsabakalara alınmayacağı ifadesinde sadece Ankraspor'a yaptırım uygulanacağının söylenmesi açıkçası biraz abes olmuş. Eğer bir curüm işlenmiş ise bu tek değil iki taraflıdır. Dolayısıyla iki tarafında cezalandırılması gerekir.

Melih Gökçek’in Ankaraspor onursal, oğlu Ahmet Gökçek’in de önce Ankaraspor’un profesyonel şube sorumlusu, ardırdan da 30 Ağustos’taki kongrede Ankaragücü kulüp başkanı olmasının ardından devam eden mide bulandırıcı olaylar dizisi üzerine, federasyon mercek atına aldığı bu iki kulüp ile ilgili harekete geçti anlaşılan. Ancak federasyonun da sadece Ankaraspor'a yaptırım uygulacağı ile ile ilgili bu son açıklaması ise mide bulandırıcı olaylar içine bir sinek atmış olmaktan öteye gitmiyor.

Öte yandan bu ihtarnamenin Kayseri de yapılan toplantıdan sonra çekilmesi de ayrı olarak üzerinde durulması gereken bir konu. Tamam Milli Maçın Kayseride oynanması ve federasyon yetkililerinin orada toplanması dolaysıyla burada bir toplantı yapılmış olması bir etken olabilir. Ancak bu ihtarnamenin Kayseri'den gönderilmesi için yeterli bir sebep değil. Bir iki gün sonra Kayseri'den ayrıldıktan sonrada bu ihtarname gönderilebilirdi. Bu neyin acelesi bu kadar bekledikten sonra. Yanlış hatırlamıyorsam bundan önce Kayseri kulüplerinde de 2006-2007 sezonunda aynı şeyler yapılmış ve buna federasyon tarafından herhangi bir yaptırım olmamıştı. Bunlar hatırlandığında kafada bazı soru işaretleri uyanıyor.

Ayrıca Gençlerbiliği Oftaşspor'un şimdiki adıyla Hacettepespor'un, Gençlerbirliği ile nasıl bir organik ya da inorganik bağı olduğu da 2007-2008 sezonunda özellikle çok tartışılmış ancak bu konuda yine federasyon bir yaptırımda bulunmamıştır. Dolayısıyla bu dönemlerin federasyon başkanlarının farklı olması acaba uygulamada bir farklılık mı yaratıyor sorusunu akla getiriyor. Dönem dönem yaşanan bu tarz olaylarda Federasyon yetkililerinin alacağı kararlardaki standart kamu vicdanı açısından son derece önemlidir.

İhtarname çekilmesi üzerine Sayın Ruhi Kurnaz ve Sayın Cemal Aydın konu ile ilgili açıklamalarında şöyle diyorlar;

Ankaraspor Başkanı Ruhi Kurnaz ''Bunun bir siyasi karar olduğunu düşünüyorum. Ankaraspor kendi başına ayrı bir kulüp. Çifte standart var. Biz bir şirketiz ve kendi başına bir kulübüz. Kimseyle de birleştiğimiz yok. Ben 10 yıl belediye başkanlığı yaptım. Bir kentin belediye başkanı, o şehirdeki takımların onursal başkanıdır. Neden böyle bir konunun içine çekiliyor. İşi bilmeyenler karar veriyor.''

Ankaragücü Onursal Başkanı Cemal Aydın ise ''Ankaragücü Genel Kurulu’nda seçilen organlar, henüz teşekkül etmemişken Federasyon, oluşmamış bir şeye ceza vermeye çalışıyor. Bir genel kurulun tutanakları, henüz ellerine ulaşmadan, federasyon nasıl oluyor da bu kararı alıyor? Genel kurulda yapılan tüzük değişiklikleri nedeniyle henüz tutanaklar bile ilgili birimlere verilmedi. İşi bilmeyen 3 arkadaş, acele olarak karar vermek istiyorsa diyecek bir şey bulamıyorum.''

Gerek Kayseri gerek Gençlerbirliği gerekse Ankaragücü kulüplerinin ve kulüp yetkililerinin içine girdiği bu oluşumlar ya da ilişkiler yumağı belki yasaların boşluğundan yararlanılarak, bir formüle uydurularak meşru gibi gösterilebilir. Ancak bütün bu yaşananlar kamu vicdanında ve spor severlerin gönlünde temizlenmesi gerekli bir leke olarak tezahür etmektedir. Bu nedenlede spora uzanan kirli ellerin ve ilişkilerin temizlenmesi her anlamada önem arz etmektedir. Kısacası ve açıkçası gereğinin yapılmasını kamu vicdanı açısından talep etmekteyiz.

6 Eylül 2009 Pazar

Elde Var 1

Estonya maçına işte bu onbir ile çıktık. Gökhan Zan 35. dakikada sakatlanıp çıktı, görevini Önder Turacıya oyuna girerek yüklendi. 61. dakikada Kazım yerini Halil Altıntop'a 78.dakikada Emre Ceyhun'a bıraktı. Ffutbol severlerin gecesine keyif veren bir tatta, gollü ve çekişmeli geçen maçı milli takımımız kazanarak, kalan 3 maça umudumuzu taşıdı. Şimdi elde var 1 geriye kaldı 3 diyoruz.
05.09.2009
TÜRKİYE 4 - 2 Estonya
Tuncay Şanlı (29) : Voskoboiniko (6)
Sercan Yıldırım (37) : Vassiljev (53)
Arda Turan (62)
Tuncay Şanlı (72)
09.09.2009
B. Hersek - TÜRKİYE
Mutlak kazanılması gereken maç
10.10.2009
Belçika - TÜRKİYE
B. Hersek maçının sonucuna göre
ya yola devam maçı ya da grup maçlarını tamamlama maçı
14.10.2009
TÜRKİYE - Ermenistan
B. Hersek maçının sonucuna göre
ya yola devam maçı yada grup maçlarını tamamlama maçı
ve Milli Şuur Maçı

Estonya maçının sahadaki en diri iki oyuncusu. Emre ve Gökhan mücadeleleri ile sürekli maçı forse ettiler. Gökhan önündeki Kazımın etkisiz oyunu nedeni ile zaman zaman bozulsada Kazım çıktıktan sonra daha iyi idi. Orta sahada Emre'nin yanlız kalması nedeniyle Estonya, stoperlerimiz üzerine daha çok gelme şansı buldu. Bu esnalarda kademeye girerek stoperlerimize katkı yapan Gökhan, hücumlarda etkisiz kaldı. Hamit'in fazla etkili olamadığı maçta, Emre orta sahanın tüm yükünü oyundan çıkana kadar çekti. Dolayısyla bu iki futbolcumuz takımın en diri futbolcuları oldular. Ayrıca Emre elini kolunu bu maçta yapılan fauller sonrası pek sallamadı. Sabır elâmeleri gösterdi. Bu sabrın devamını Fenerbahçe'mizde diliyoruz. Bu arada sahanın en etkisiz isimleri sırasıyla Hakan Balta, Kazım ve Hamit oldu. Savunmada Servet ve sonradan oyuna giren Önder takım iki gol yemesine karşın iyi oynadılar.

Takımda yıldızlar var duyurlur. Arda ve Sercan bu akşam milli forma için ellerinden geleni yaptılar. Arda, attığı gol ve verdiği paslar ile, Sercan ise forvetteki hareketliliği ve attığı golle maçın kazanılmasında en büyük pay sahibi olanlardandı.

Sahada 10 numara var. Sahada 10 numara bir kaptan var Tuncay ŞANLIIII... 10 numara dediğin böyle olur. Takımını gerektiğinde sırtlar ve zafere götürür. Kimsede neden bu adam 10 numara demez. Bence maçın adamı olmayı hak etti Tuncay Şanlı.

İlginizi çekebilir:
10 Numara Milli ?
Milli Hazırlık, Milli Sevinç...